İş

Yılmaz’dan ‘Kamuda mali disiplin’ mesajı

Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz dün Rize Ticaret Borsası’nda iş insanlarıyla bir araya geldi.

Yılmaz, illerdeki toplantılarda Orta Vadeli Program’da olduğu gibi toplumun farklı kesimleri, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerle istişarede bulunmak istediklerini belirtti.

İstişarede ve sağduyunun reel politikaların belirlenmesinde çok etkili olduğuna, politikaların benimsenmesi ve uygulanması açısından da çok değerli olduğuna yürekten inandıklarını vurgulayan Yılmaz, Orta Vadeli Program’dan sonra ilk kez iş dünyasıyla bir araya geldiğini söyledi. .

Yılmaz, uzun süredir üzerinde çalıştıkları Orta Vadeli Programı çarşamba günü tamamlayıp duyurduklarını belirterek, programın sağduyuyla hazırlandığını belirtti.

‘Programın dört temel amacı var’

Programın dört temel amacı olduğunun altını çizen Yılmaz, “Birincisi, şubat ayında yaşadığımız, dünya tarihinde eşine az rastlanan ve tarihimizin en büyüğü olarak nitelendirilebilecek depremin yaralarını sarmak ve depremin Bir daha benzer felaketlerle karşılaşmamak için risklerimizi azaltmak. Planın birinci önceliği bu. Bu çok büyük bir yük, “Çok büyük bir yıkım. Ama inşallah bu yıl ve gelecek yıl ağırlıklı olarak bu harcamaları gerçekleştireceğiz. Bundan sonraki yıllar giderek azalacak.” dedi.

Depremin yaralarını saracaklarını belirten Yılmaz, “Bu dönemde depremle ilgili yaklaşık 3 trilyon lira harcama yapacağız. Bunun 762 milyar lirası bu yıl merkezi yönetim bütçesinden gelecek. Geleceğe yönelik olarak da Sadece merkezi yönetim bütçesinden yine 1 trilyonun üzerinde harcama yapacağız. Önümüzdeki 2 yıl içinde harcamalarımızı tamamlayacağız. Bunun için çok güçlü bir dayanışma gerekiyor. Devlet ve millet dayanışmasını gerektirir. Ancak bunu başardığımızda ülkemizi geleceğe çok daha güvenle hazırlamış olacağız.” dedi.

‘Deprem harcamaları geleceğe yatırımdır’

Depremin zararlarını telafi etmek için yapılan harcamaların aynı zamanda ülkenin geleceğine yapılan yatırım olduğunu belirten Yılmaz, şöyle konuştu: “Yani bunlar boşa harcama değil. Geleceğe çok daha güçlü bir yapıyla yürüyeceğiz. Bu bizim ilkimiz. Hedef, depremin yaralarının sarılması bu bölge için de önemli.” Sel, heyelan gibi afet sorunları var. Riskleri ve afet risklerini azaltacak yatırımlar yapmak bu programın en önemli hedeflerinden biridir. Bir bölgede deprem, başka bir bölgede sel, başka bir bölgede farklı türde afetler meydana gelebilir. Ancak riskleri önceden tespit edip kriz yönetimini yönetiyoruz. Bu süreçleri çok daha etkin yönetebilmemiz için risk yönetimine geçmemiz gerekiyor.

Enflasyona siyasi destek

İkinci temel hedefimiz ise 2026 yılında orta vadeli dediğimiz orta vadede makroekonomik istikrarı sağlamak ve enflasyonu tek haneye indirmek. Son dönemde uluslararası konjonktür, döviz kurlarındaki dalgalanma, döviz kurundaki gelişmeler gibi pek çok faktör var. gerçek ücretler ve gelir ölçümlerimiz. Bu yıl enflasyonda geçici bir artış var. Ama bu geçiş dönemine özgü bir artış. Kalıcı bir artış olmayacağını öngörüyoruz. “Enflasyonun önümüzdeki yıldan itibaren kademeli olarak düşerek 2026’da yüzde 8,5 gibi tek haneli rakamlara döneceğini düşünüyor ve iddia ediyoruz, bunun arkasında da elbette politikalarımız var.”

‘İstihdamı ve büyümeyi ihmal etmeyeceğiz’

Yılmaz, depremin yaralarını sararken ve enflasyonla mücadele ederken büyümeyi de ihmal etmeyeceklerini vurguladı ve şöyle devam etti:

“İstihdamı ve büyümeyi ihmal etmeyeceğiz. Cumhurbaşkanımızın her zaman vurguladığı yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifinde büyümeyi ve istihdamı sürdüreceğiz. Ancak arada bir fark var. Tüketim odaklı büyümeden, yatırıma, üretime, tamamen ihracat odaklı büyümeye doğru bir dönüşüm yaşayacağız. Yani enflasyonu olumsuz etkileyen bir büyüme değil, arzı artırarak, ihracat yoluyla döviz kazancı sağlayarak enflasyonla mücadelemize katkı sağlayan bir bileşime sahip bir büyüme öngörüyoruz.”

‘Mali disiplin’ mesajı

Yılmaz, dört ana hedefin afetin yaralarını sarmak, enflasyonu tek haneye indirmek, büyümeyi, istihdamı sürdürmek, sosyal adalet ve refahı artırmak olduğunu söyledi.

Bu 4 hedefe 3 temel araçla ulaşacaklarını anlatan Yılmaz, “Bu hedeflere ulaşmak için 3 aracımız olacak. Birincisi mali disiplin. Deprem giderleri hariç, çünkü bunlar yapmak zorunda olduğumuz harcamalar. Yapacağız.” Yapısal bir bozulmaya yol açmadan bütçemizde yolumuza devam edeceğiz.Bu yıl ve gelecek yıl deprem giderleri ağır olduğundan bütçe açığının milli gelire göre biraz daha yüksek olması kaçınılmaz, yüzde 6,5 civarında olacak. Ama önümüzdeki yıllarda düşüş trendine girecek ve 2026’da yüzde 3’ün altında bütçe açığıyla yoluna devam edecek. Bu, Avrupa Birliği’nin Maastricht Kriterleri dediğimiz kriterlerine uygun bir bakış açısıdır.” dedi.

Yılmaz, “Mali disiplini nasıl sağlayacağız?” Soruyu yönelterek şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kamu sektöründeki kaynaklarımızı daha etkin, verimli ve önceliklere daha fazla dikkat ederek kullanacağız. Tasarruf son derece değerlidir. Geçmişte Kalkınma Bakanlığı olarak görev yapmış bir arkadaşınız olarak şunu söylemek isterim ki tasarruf, kaynakları kullanmamak değil, kaynakları gerçek önceliklere, gerçek alanlara yoğunlaştırmak ve verimli kullanmak anlamına geliyor.” “Tasarrufun temeli budur. Dolayısıyla biz de bu anlayışa sahip olacağız. Kamuda mali disiplini hem gelir politikalarımızla hem de harcama politikalarımızla koruyacağız. Daha önce de belirttiğim gibi gelir politikalarımızı uygularken mutlaka bu disiplini sağlayacağız.” gelir düzeyine göre katkı kavramını dikkate alın.”

Para politikalarına dikkat çekti

İkinci temel aracın para politikaları olduğuna işaret eden Yılmaz, “Bu dönemin şartlarına, dünyanın ve Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun olarak para politikalarımızda bazı güncellemeler yapıyoruz. Enflasyon ve fiyat istikrarının sağlanması açısından Merkez Bankamız bu anlamda üzerine düşeni yapmak zorundadır ve “Kendi değerlendirmelerine göre, bilgi ve gelişmelere bakıldığında Merkez Bankamız elbette araç bağımsızlığı çerçevesinde üzerine düşeni yapıyor ve yapacaktır.” Hükümetimizin makro çerçevede belirlediği hedeflere bağlı kalmak şartıyla bunu yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

Yılmaz, çok değerli gördüğü üçüncü alanın para ve maliye politikaları olduğunu ancak yeterli olmadığını, üçüncü unsur olarak da yapısal reformları eklediklerini söyledi.

İstişareler sonucunda Orta Vadeli Programın yanı sıra yapısal reformları da 7 başlıkta sıraladıklarını vurgulayan Yılmaz, bunların bir kısmının kanun gereği TBMM’nin takdirine sunulacağını, hükümet ve hükümetin Bir kısmı idari olarak belirleneceği için bu çalışmaları bakanlıklar yürütecek.

‘Yatırım yapmak kolay bir iş değil’

Eninde sonunda bir dönüşüme ulaşacaklarını belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapısal dönüşümlerin de iki büyük katkısı var. Birincisi yapısal dönüşüm yaparsanız bunun orta vadede bazı somut sonuçları olur. Mesela şunu yaparsanız; Enerji alanında dışa bağımlılığı azaltacak yatırımlar yapılırsa, yatırımların birkaç yıl sürmesi beklenecektir.” Sizi yorabilir ama sonra meyvelerini toplamaya başlar. Karadeniz gazı gibi, Gabar gibi, nükleer enerji gibi, yenilenebilir enerji gibi. Ve dışa bağımlılığınız azaldıkça bu sizi güçlendirir. Ancak elbette bu zaman alır. Yatırım kolay bir iş değildir. Orta vadede bu somuttur. sonuç. Yapısal reform yapan ülkeler beklentiler üzerinden kısa vadeli etkiler yaratıyor. Dış dünya, yatırımcılar, yerli ve yabancı yatırımcılar yapısal reformlar yaptığımızı görünce geleceğe daha inançla bakmaya başlıyorlar. Bu zaten beklentiler üzerinden olumlu etkiler yaratıyor. Dolayısıyla her iki etki açısından da yapısal “Reformlara farklı bir değer ve önem verdiğimizi belirtmek isterim.”

Orta Vadeli Program sonrasında bütçeyi Ekim ayında Meclis’e göndereceklerini belirten Yılmaz, “12. Kalkınma Planımızı tekrar göndereceğiz ve hazırlamaya devam ettiğimiz kanunların bir kısmını Meclisimizle, grubumuzla paylaşacağız. ve Meclis milletvekillerimiz. Bundan sonraki dönemlerde de takvimimize uygun olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” “Olgunlaştıkça orta vadeli planlarımızı adım adım hayata geçireceğiz.” söz konusu.

‘Milli gelir başına 1 trilyon dolar’

Orta Vadeli Program’da kazananlardan bazılarını paylaşmak istediğini belirten Yılmaz, “Bu yıl için yaptığımız iddialarda bu yıl 1 trilyon doların üzerinde bir milli gelir görüyoruz. Şu an itibariyle fiili olarak bu rakama ulaştık. Yani geriye dönük 12 aylık hesaplama yaptığımızda 1 trilyon doları aşmış durumda.” . İlk kez 1 trilyon dolar seviyesini aştı. Bu yılın sonunda 1 trilyon 60 milyar civarına ulaşacak. İnşallah milyar seviyesine ulaşacak. Bu rakamlarla dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Nominal dolar bazında satın alma gücü bakımından 11. büyük ülkedir. Pozisyondayız.” dedi.

Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde neler bekliyoruz?” Soruyu sordu ve sözlerine şöyle devam etti: “Hem dünyada hem de bizde büyümede aşağı yönlü bir trend var. Dünya büyümesi yüzde 3 civarında. Ticaret maalesef daha da daralıyor. Şu anda çok olumlu bir atmosferde değiliz. Depremin etkilerine rağmen ortalamadayız.” “Bu dönemde yüzde 4,5 büyüme öngörüyoruz. Bunun sonucunda da 2026 yılında 1,3 trilyonu aşan bir milli gelire sahip olacağımızı iddia ediyoruz. Bu gerçekleştiğinde bunu o yılki nüfusa böldüğünüzde, Kişi başına düşen gelir 14 bin 850 dolar.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu